15 Mart 2015 Pazar

“GÖLÜN HAKKI” OLAN SU GÖLE BIRAKILMALI


Burdur Gölü beslenmediği için kuruyor!
Burdur Gölü’nün sanıldığı gibi yağışların azlığı ya da göl tabanında kaçak olması nedeniyle değil, derelerden ve yer altı suyundan beslenmediği için kuruduğu açıklandı.

  Doğa Derneği tarafından, Vaillant’ın desteğiyle hazırlanan bilimsel raporda, Burdur Gölü’nün söylendiği gibi yağışların azlığı ya da göl tabanında kaçak olması nedeniyle değil, derelerden ve yer altı suyundan beslenmediği için kuruduğu açıklandı. Raporda, göldeki su seviyesi düşüşünün durdurulması için başta Bozçay olmak üzere derelerden göle su girişinin sağlanması ve tarımda su kullanımının azaltılarak yer altı su seviyesinin yükseltilmesi gerektiği vurgulandı.
  Türkiye’nin Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında korunan 14 sulak alanından biri olan Burdur Gölü, hızla kuruyor. Göl son 35 yılda alanının üçte birini kaybetti, su seviyesi yaklaşık 12 metre düştü. Burdur için yaşamsal önem taşıyan göl, başta dikkuyruk olmak üzere 194 kuş türüne ev sahipliği yapmasının yanı sıra, sağladığı nem ve olumlu iklim koşulları ile çevresinde tarım ve hayvancılığın da verimliliğini sağlıyor.
  Doğa Derneği’nin 2007 yılından bu yana yürüttüğü Burdur Gölü’nü Kurtarma Projesi kapsamında, gölün kurumasının nedenleri ve kurumanın durdurulması için alınması gereken önlemler konulu bilimsel bir rapor hazırlandı.
  Vaillant’ın desteğiyle, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erkan Dişli tarafından hazırlanan raporda, Burdur Gölü’nün gelir-gider dengesi ortaya konarak, gölün derelerden ve yer altı suyundan beslenmediği için kuruduğu açıklandı.
  Raporda, gölü besleyen en büyük dereler olan Bozçay Deresi’nden göle giren su miktarında son 10 yılda yüzde 80, Büğdüz Deresi’nden ise yüzde 63 oranında azalma olduğu ortaya kondu. Derelerden göle su akışının kesilmesinin nedeni ise üzerlerine inşa edilen baraj ve göletler.



YAĞIŞLAR AYNI, GÖLDE KAÇAK "YOK"!
Raporda, gölün çekilmesinin, söylendiği gibi, yağışların azlığına ya da göl tabanından bir kaçağa bağlı olmadığı da vurgulandı. Kapalı bir havzada bulunan Burdur Gölü’nün beslenme kaynakları yağışlar, derelerden göle akan su ve yer altı suyu. 1994 yılından bu yana havza genelinde yağışlı bir döneme girilmesine rağmen göldeki su seviyesi düşüşünün devam ettiğine dikkat çekilen raporda, göle düşen yağışın, gölden buharlaşma ile meydana gelen kayıptan daha fazla olduğu ifade edildi.
  Raporda, göl suyu ile yer altı suyu arasındaki ilişkinin göle doğru olduğu, yani önemli miktarda göl suyunun kırık-çatlaklar aracılığıyla yer altına kaçması ihtimalinin olmadığı da vurgulandı.



“GÖLÜN HAKKI” OLAN SU GÖLE BIRAKILMALI!

  Bozçay’daki ekolojik yaşamın devamı için gereken can suyunun hesaplandığı raporda, göldeki su seviyesi düşüşünün durması için bu miktardan çok daha fazlasının Bozçay’a bırakılması ve Bozçay üzerinden göle girmesi gerektiği vurgulandı.
  Raporda, Burdur Gölü’nü besleyen dereler üzerine yeni baraj ve göletler inşa edilirse ya da tarımda çok su kullanımı devam ederse, göldeki su seviyesinin daha da çok düşeceği uyarısı da yapıldı.
  Raporu değerlendiren Burdur Gölü’nü Kurtarma Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın, “Önümüzdeki hafta yapılacak Burdur Yerel Sulak Alan Komisyonu toplantısında yeni Burdur Gölü Yönetim Planı karara bağlanacak. Eğer Burdur Gölü’nü kurtarmak istiyorsak, bu raporun da gösterdiği gibi, acilen göle hakkı olan suyu düzenli olarak baraj ve göletlerden bırakmak için karar alınmalı. Göle yeniden derelerden su girişini sağlamaz ve havzada az su tüketimine dayalı yeni bir tarımsal ürün desenini yaygınlaştırmazsak Burdur Gölü’nü kaybedeceğiz” dedi.

(21.06.2013 tarihli ntv.com.tr haberidir...)

10 Mart 2015 Salı

Üniversite Öğrencilerinin Gözünden Burdur

 Samet Kaya - Fen Bilgisi Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi. 


 Hemen her öğrencinin kafasındaki "üniversite hayatı" tanımı birbirine yakındır. Aileden uzakta olmanın verdiği özgürlük hissi, bununla gelen öz güven vs... Eskişehir bir öğrenci kenti olarak bilinir ve birçok öğrencinin hayalidir; "Eskişehir'de okumak" Açıkçası "Ben Burdur'da okumak istiyorum" diyen bir liseliye rastlamadım henüz. :)
  Ama bu sizde "Burdur'da okunmaz." gibi bir önyargı oluşturmasın lütfen.  Başta alışamasanız da mezuniyet günü kopamayacağınız bir şehir burası...
  Öncelikle biraz kotu özelliklerinden bahsedelim istiyorum;
1- Öğrenci çok, ev yok! : Burdur'da öğrenciye ev bulmak, samanlıkta iğne aramaktan zor. Öğrenciye kiralayan ev sahipleri fiyati bayağı bir yukarıda tutuyor. Bu vesileyle bizi takip eden ev sahibi amcalarımıza/teyzelerimize de seslenmiş olalım => Ailesi asgari ücretle geçinenlerimiz var "el insaf!"
2- Gelişmekte olan şehirlerde şehrin büyümesi falan hesaplanarak Kampüs şehrin biraz dışına yapılır. Burdur'da da böyle olması amaçlanmıştır ama galiba olayı çok yanlış anlamışlar. Şehir Burkent ve Otogar taraflarına doğru büyürken Kampüsü hangi akla hizmetse Antalya yolu üzerine yapmışlar.  Şehir ve Bölge Planlama birimini buradan tebrik ediyorum :)
3- İkinci maddeyle bağlantılı olarak bir otobüs problemi var ve bundan en çok mağdur olanlar biz öğrenciler ve hocalarımız... Her gün 15'erden 30 km yol tepmemizin yanında otobüs soforlerinin saçma sapan uygulamalarına katlanmak zorunda oluşumuz da cabasi...
  Bunları okuduktan sonra bize "helal olsun, nasıl katlanıyorsunuz bu kadar şeye" demeyin boşuna... Güzide ülkemizin diğer şehirlerinin  de aynı sıkıntıları yaşadığını hepimiz biliyoruz. :)
  E biraz da güzel yonlerinden bahsedelim Burdur'un...
1- Gayet sakin. Özellikle 3 Büyük şehrin birinden geliyorsanız eğitim süreniz boyunca kafanızı dinleyebilirsiniz. İstiklâl caddesindeki, Kızılay'daki o kalabalık yok hâliyle.
2- Hemen hemen tüm küçük şehirlerdeki merkezi cadde "Mecburiyet Caddesi" olarak adlandırılır. Çünkü nereye gitmek isterseniz isteyin "mecburen" bu caddeden geçersiniz. Burdur'un mecburiyet caddesi de Gazi caddesi. Bunu iyi yönlerin içine yazmış olmam belki biraz şaşırttı sizi ama bence iyi birsey. Size lazım olan hersey tek bir cadde üzerinde.
3- İnsanları sıcak, samimi ve içten... (ev sahipleri konusunda pek böyle düşünmüyorum ama neyse :) )
4- İşte benim en sevdiğim özelliği: Burdur'da AVM yok... Evet AVM olmamasını gerçekten çok seviyorum çünkü Burdur küçük yer. Eğer bir AVM falan açılacak olursa "mecburiyet caddesinin esnafı biter".

  Burdur güzel şehir.  Birkaç sıkıntısı giderilse tadından yenmez :) Ben o sıkıntılara rağmen burayı seviyorum. Burdur'a karşı önyargılı olmayın... Geliverin gali  :)